Kuryelerin Karşılaştığı Yaygın Zorluklar ve Bunları Aşma Yolları

Dışarıdan bakıldığında kurye işi basit gibi görünebilir: paketi alırsın, adrese götürüp teslim edersin. Ama İstanbul trafiğini düşünün, ya da İzmir’in yaz sıcağını… Ya da Ankara’da kar yağarken bir motor üzerinde saatlerce dolaştığını hayal et. O zaman bu işin ne kadar meşakkatli olduğunu daha iyi anlarsın.

Kurye olmak; sadece direksiyon sallamak ya da paketi taşımak değil, gün boyu trafikte boğuşmak, adres bulmakla uğraşmak, bazen asansörü olmayan apartmanların katlarını tırmanmak, üşümek, terlemek ve çoğu zaman dakikalarla yarışmaktır. Hele ki büyük şehirlerde çalışıyorsan, bu zorluklar daha da görünür hale gelir. İstanbul’da zamanla yarışan binlerce paket var; İzmir’de sıcaktan bunalmadan hızlı kalmak zorundasın; Ankara’da ise soğukla birlikte yokuşlar da cabası.

Bir kurye için gün, sabahın erken saatlerinde başlar ve bazen geceye kadar sürer. O gün ne kadar sipariş geleceğini, hangi müşterinin kapıyı açacağını ya da nasıl bir hava durumuyla karşılaşacağını bilemezsin. Her gün yeni bir senaryo, yeni bir mücadele.

Ama bu mesleğin içinde bir dayanışma, bir ritim, bir özgürlük duygusu da var. Teslimatı başarıyla tamamladığında hissettiğin tatmin, bir müşterinin sana “elinize sağlık” demesi, ya da trafik içinde en kısa yolu senin bulmuş olman — işte bunlar bu mesleği özel kılıyor.

Bu yazıda, kuryelerin sahada en sık karşılaştığı zorlukları ve bu durumlarla nasıl baş edebileceklerini konuşacağız. Çünkü bu işin iç yüzü, ancak yaşayan bilir.

Büyük şehirlerde kurye olmanın en zorlu taraflarından biri, tahmin edilemez trafik akışı ve teslimatın zamanında yetiştirilmesi baskısıdır. İstanbul gibi şehirlerde sabah ve akşam saatlerinde yollar adeta kilitlenir. İzmir'de yaz aylarında sıcakla birlikte araç sayısı da artar, sahil yolları uzar. Ankara’da ise resmi kurum trafiği, özellikle hafta içi öğle saatlerinde büyük yoğunluk yaratır.

Navigasyon uygulamaları her ne kadar yardımcı olsa da bazen yeterli olmaz. Yol kapatmaları, ani kazalar ya da sistemde olmayan yeni inşaatlar sebebiyle planlanan rota dakikalar içinde işe yaramaz hale gelebilir. Bu durum sadece zaman kaybına değil, aynı zamanda müşteri memnuniyetinde düşüşe ve kuryenin moralinde bozulmaya neden olur.

Üstelik birçok müşteri paketin belirli bir saatte gelmesini ister. Teslimat birkaç dakika geciktiğinde bile kapıda stresli yüzler ya da sinirli telefonlar seni bekliyor olabilir. Bu da gün boyunca sürekli zamanla yarışmana, öğün atlamana ve dinlenme fırsatı bulamamana neden olabilir.

Kurye olmak, her mevsimde ve her hava koşulunda sahada olmayı gerektirir. Güneş kavururken, yağmur bardaktan boşanırcasına yağarken ya da hava buz gibiyken bile teslimatlar aksamadan devam eder. Bu da kuryeler için hem fiziksel hem de zihinsel olarak zorlayıcı bir süreç anlamına gelir.

Yaz aylarında asfaltın üstünde saatlerce hareket halinde olmak, hem sıcak hava hem de kullanılan ekipmanların etkisiyle ciddi bir yorgunluğa neden olabilir. Güneşin altında uzun süre beklemek baş dönmesi, tansiyon düşüklüğü gibi sağlık sorunlarına yol açabilir. Kışın ise don tutmuş zeminlerde yürümek ya da motor kullanmak, hem tehlikeli hem de fazlasıyla yorucudur.

Gün boyunca sürekli hareket halinde olmak, vücudu yoran bir başka unsurdur. Paket taşımak, kat çıkmak, sık sık dur-kalk yapmak… Uygun olmayan kıyafet veya ekipman kullanıldığında bu tempo kısa sürede kas ağrılarına, sıvı kaybına ve konsantrasyon eksikliğine yol açar.

Kurye olarak sahada çalışırken, sadece trafikle ya da hava koşullarıyla değil, aynı zamanda insanlarla da başa çıkmak gerekir. Bu işin en öngörülemez kısmı çoğu zaman müşteriyle kurulan iletişimdir.

Bazen verilen adres eksik ya da hatalı olur. Haritada doğru nokta gözükse bile bina numarası yoktur, apartmanın ismi tutmaz veya kapı zili çalışmaz. Ararsın, müşteri telefonu açmaz; açarsa da ya meşguldür ya da “Ben zaten adresi yazdım” diyerek durumu sana yıkar.

En sık karşılaşılan sorunlardan biri de teslimatın birkaç dakika gecikmesiyle başlayan gerginliktir. Müşteri seni ilk gördüğünde içindeki tüm stresi sana yansıtabilir. Trafik, sistemsel aksaklık ya da siparişin geç hazırlanması gibi faktörlerin senden kaynaklanmadığını anlamaz. Böyle anlarda sakin kalmak zor ama gereklidir.

Bazı müşteriler ise fazla aceleci davranabilir. Siparişten hemen sonra seni arayıp “kaç dakikaya geliyorsun?” gibi sorular sorabilir, hatta rota üzerinde seni yönlendirmeye çalışabilir. Tüm bunlar teslimatı zorlaştırdığı gibi, psikolojik olarak da yıpratıcı olabilir.

Yalnızlık hissi de bu meslekte yaygındır. Gün boyu tek başına çalışmak, dinleyecek ya da derdini paylaşacak birinin olmaması duygusal anlamda yıpratıcı olabilir. Özellikle stresli günlerde bu yalnızlık duygusu daha da derinleşebilir.

Kurye olmak, hem fiziksel hem de zihinsel olarak yoğun bir tempo gerektirir. Gün boyu sahada olmak, onlarca adrese yetişmek ve her bir müşterinin beklentisini karşılamak kolay iş değil. Ama zamanla herkes kendi yöntemini geliştirir; çünkü bu işte tecrübe, en büyük rehberdir.

Güne başlamadan önce rotanı kafanda planlamak, seni büyük bir kaostan kurtarabilir. Siparişleri gelişine göre değil, mümkün olduğunca mantıklı bir sırayla dağıtmak hem zamandan kazandırır hem de daha az yorulmanı sağlar. Bazı kuryeler sabah saatlerinde yoğun yerleri bitirmeyi tercih ederken, bazıları kalabalığı akşam saatlerine bırakır. Bu tamamen senin hızına ve çevrene bağlı olarak şekillenir.

Günün yoğunluğunda molaları unutmamak da önemlidir. Her teslimat arası olmasa bile, birkaç saatte bir kısa bir nefes almak sana iyi gelir. Bir bankta oturup telefonuna bakmak, biraz su içmek ya da birkaç dakikalığına gözlerini kapatmak bile enerjini toparlamana yardımcı olur. Aynı şekilde düzenli yemek yemek ve yeterince su içmek de performansını doğrudan etkiler.

Müşteriyle iletişim kurarken de kendine has bir tarz geliştirmen işleri kolaylaştırır. Herkesle iyi geçinmek zorunda değilsin ama saygılı ve net olmak, çoğu gerginliği baştan engeller. Bazı durumlarda, yazılı iletişim kurmak telefondan daha etkili olabilir. Müşteri bir mesajla konumunu daha iyi tarif eder ya da daha sakin yanıt verir.

Ve belki de en önemlisi: Kendini başkalarıyla kıyaslamamayı öğrenmek. Her kurye farklı bölgeye, farklı yoğunluğa ve farklı şartlara çalışır. Biri günde 30 teslimat yapıyor diye senin 20 teslimatın değersiz değildir. Önemli olan işi sağlam yapmak, günü sağlıklı bitirebilmek ve ertesi güne hazır kalmaktır.

Zamanla işin ritmini yakaladığında, zor görünen pek çok şeyin aslında yönetilebilir olduğunu göreceksin. Bu da seni yalnızca daha iyi bir kurye değil, daha dayanıklı ve bilinçli bir çalışan haline getirecek.